Vampir hikayelerinin kaynağını bilmek ister miydiniz?

Uzun zamandır bu konu hakkında bir yazı yazmak istiyordum.Malumunuz bu aralar vampirler çok revaçta.Her yerden bir vampir filmi, dizisi ,kitabı çıkıyor.Geçen aylarda NTV Tarih(tarihle ilgileniyorsanız kesinlikle tavsiye ediyorum dergiyi) okurken vampir efsanesi ile ilgili şeylerden bahsediliyordu daha öncesinde de okuduğum bilgileri de birleştirerek yarısı ansiklopedik,yarısı benim hayal gücümü içeren bir yazı yazacağım daha doğrusu çalışacağım hadi bakalım.Umarım okur ve yorumlarsınız

 

Hikayemiz tee Osmanlı dönemine gidiyor.Savaşta Osmanlılara yenilen 2.Vlad iki oğlunu  da saraya rehin olarak gönderir.Oğul Vlad ise sarayda kendisi ile hemen hemen aynı yaşta olan Fatih Sultan Mehmet ile arkadaş olur,top oynar,güreş tutar.Bu 2 arkadaş zamanın alimlerinden,hocalarından iyi eğitim alırlar.E çocuk gelecekte Avrupadaki Osmanlı güvenliğinin resmi tedarikçisi olacağı için imtina edilir.Acımasızlığından dolayı  Drakul(Rumence şeytan demekmiş) denen baba 2.Vlad Romanya yani o zamanki adı Eflak olan yerde Osmanlıları destekleyen Boyarlar tarafından ülkesinden kovulur ve Macar kralı bir Ali Cengiz oyunu yaparak Drakul’u öldürür.Osmanlıların elinde rehin bulunan oğul Vlad tahta çıkar ve kendine Drakula(Rumence şeytanın oğlu) lakabını uygun bulur.

Önceleri Osmanlıya hep destek tam destek mottosuyla ilerleyen Vlad Tepeş daha sonra Osmanlıya vergi vermek istememiş,çeşitli asilikleri başlamış ve tahtını kaybetmiştir ama daha sonra hani demin babasını öldüren Macar kralı var ya onla işbirliği yaparak tahtını geri almıştır.Ama kendisi bu durumdan sonra sinirleri tamamen iflas etmiş bir adama dönüşmüş halkı arasında uyumsuzluk,ahlaksızlık yapan varsa gerçi bunların da olmasına gerek yokmuş canı kimi isterse çocukmuş,kadınmış,akrabaymış demeden kazığa oturtması ile ünlüymüş.Bundan sonra tahmin edersiniz Kazıklı Voyvoda olarak ünlenmiştir.Bu kazıklama yöntemini ise rehin bulunduğunu yıllarda Osmanlıdan öğrendiği iddia edilirmiş bilemedim başka işkence yöntemimi bulamadınız aman bre deryalar yahu.

Osmanlı sarayından davranışlarını düzelttiği takdirde kendisine geniş yetkilerin verileceğini bildirmek üzere elçiler gönderilmiş ama o elçileri dinlemek yerine elçilerin kafalarını kestirip sarıklarına çivi ile çaktırmayı tercih etmiş,kişisel tercihtir sayın Voyvoda ama biraz fazla olmuş.Tek yaptığı şey bu olmamış tabi etrafta ne kadar müslüman varsa Bulgaristandan tutun da Bosna Hersek’e kadar ben diyim 50 bin siz diyin 200 bin müslüman çeşitli işkencelerle öldürülmüş.Bunun üzerine sabrı taşan Fatih Sultan Mehmet Eflak’a bir sefer düzenlemiş.Komutanlar arasında yeni voyvoda yapmak istediği Kazıklı Voyvodanın kardeşi Radu varmış ama türlü işkencelerle öldürülen binlerce insanla çevrili bir kazık ormanı bulunca insanlarda kafa kalmamış ve ordu geriye çekilmiş aslında bu konu her yerde farklıydı okuduğum kadarıyla kimisi çocukluk arkadaşına bir şans daha vermek için padişahın geri çekildiğinden bahsediyordu.

Daha sonra baş etmeyeceğini anlayan Drakula Macar sarayına kaçarak burda 12 yıl Osmanlıdan gizlenerek yaşadı ama asla boş durmadı.Kendisinin sahip olduğu orduyla Boşnakları öldürmeye devam etti.Bunun sonucunda da Osmanlı askerleri tarafından yakalandı başı gövdesinden ayrılarak gövdesinin yakınlarda bir kiliseye gömüldüğü başının da ibret-i alem için İstanbul sokaklarında günlerce dolaştırıldığı iddia edilirmiş.Romanya’da kendisi kahraman olarak seviliyormuş bir de bu Rumenleri de anlamak güç.

Yaşadığı iddia edilen şato Romanya’nın en büyük turizm kaynağı Bran şatosu

Gelelim bunun vampirlerle ilgisine buraya kadar okuduysanız ne mutlu bana.İlk vampir romanlarından olan Drakula’nın yazarı İrlandalı Bram Stoker amcanın bir gün Romanya sırtlarını ziyaret edesi Vlad Tepeş’in yaşadığı şatoyu ziyaret edesi geliyor ve burdan çok etkileniyor ve bulduğu eski bir Eflak Boğdan kitabından da yararlanarak romanını yazıyor.Kitap daha sonra Hollywood tarafından keşfedilip 1931 de sinemaya uyarlanınca bu vampir denilen meret ünlü olmaya hakkında kitaplar,müzikler,resimler,çizgi romanlar yapılmaya başlanıyor.Drakula ne filmdir ama yahu.Çocukluğumda sanırım Trt’de görüp baya uzun süre anne bu ne,neden öyle yapıyor,Anneeaağğ korkuyorum diyip durmuştum.Ve aklımda kalan şeyy müziğiydi,gerilimli müzik arada Türk filmlerinde çıktığına bile irkiliyorum.Anneee Drakula mı,o diyiveriyorum.Paylaşayım da tam olsun

Afişi bile görünce irkiliyor insan

Tabi ki bizim modayı her daim takip eden sinemamız en güzel kötü olabilen aktörlerden olan Atıf Kaptan’ın oynadığı Drakula İstanbul’da filmiyle vampir modasına selamını çakıyor.Filmi daha önce anlatmıştım okumak isterseniz Fantastik Türk Filmleri yazımdan okuyabilirsiniz.

Biri  200 yılık vampir diğeri sonradan vampir edilmiş 2 vampirin hikayesini anlatan vampirle görüşmeyi (interview with the vampire) anmazsam Brad Pitt bana küsebilir.Yılların kıl kuyruk Tom Cruise’unu bile orda görünce ancak sevebilmiştim.Ne de olsa sürekli anlatılıp durulan vampir karizması diye bir şey var.Bu filmde gecenin köründen sonra verilirdi ki ben gibi böyle filmleri izleme özürlüler korkudan ölsün.Efem iyi filmdir izlemeyen varsa izlesin derim ben işin özü

Bir de şimdilerde çok meşhur olan benim hakkında kötü konuşmak istediğim Alacakaranlık(Twilight) serileri var.Zengin,yakışıklı!,karizmatik!,yetenekli falan filan bir ton şey olan vampir Edward ile kasabaya yeni taşınan İsabella’nın olağanüstü aşklarını anlatıyor.(vampir Edward ne biçim tabir oldu yahu 😀 ) Ama bunu böyle bırakacak değilim tabi.Bu mu yahu sizin bulduğunuz Edward yakışıklı,karizmatik diyoruz siz pazardan adam seçip getirseydiniz daha iyi Edward olurdu.Bella sana da laflarım var bön bön bakarak oyuncu olunuyorsa aynada gidip çalışacağım ulan.Yav anlayacağınız atsan atılmaz satsan satılmaz bir film kendisi.Ahaha Tumblrdaki bu paylaşım yeterli olur sanırım hislerim için.

I didn’t know Kristen Stewart was in spongebob

Tabi sadece filmler çekilmiyor vampirlerle ilgili cnbc-e sağolsun.İnternetin pek yaygın olmadığı zamanlarda bizi güzel dizilerle tanıştırmışlığı da var.Neyden bahsediyorum tabi ki Buffy The Vampire Slayer’dan.O yıllarda lise hazırlık öğrencisi ingilizce heveslisi bir insan olarak cnbc-e en büyük dostumuzdu.Bir de bunun kardeş dizisi Angel vardı değil mi.Hey gidinin David Boreanaz’ı.Sen de vampir karizması ile az oturtmadın bizi televizyon tepelerinde.

En son olarak gelelim şu sıralar en severek izlediğim ve de en güzel vampir hikayelerinden biri olan Vampir Günlüklerine.Vampir Stefan (bu da Edward’tan hallice işte) ile lise öğrencisi Elena’nın aşkını anlatıyor.Sonra ortaya kötü kardeş Damon çıkıyor.Onun kasabaya dönmesi ile işler değişiyor.Bu 2 kardeşin vampir olmasına sebep olan Katherine ile Elena’nın benzemesi sebebiyle Damon Elenayla ilgileniyor.Katherine’nin ortaya çıkmasıyla tamam oluyoruz artık.Bir de üstüne bu Elena ile Katherine bilmem kaçıncı göbekten akraba çıkmasın mı?Mis gibi hikaye işte.Dizinin ilk sezonu biraz sıkıcı olmasına rağmen sonra olaylar dallanık budaklandıkça başından ayrılamayacağınız bir hikaye oluyor.

Ne kadar uzun bir post yazdım yahu.Umarım okuyan birileri olur 😀 Sabaha kadar yazacağım bıraksalar.Çingularım okuyun,yorumlarınızı bırakmayı da unutmayın ve esen kalın